entrderuHer gün 09:00- 19:00 +90 546 107 3600[email protected]

BESLENME VE DİYETETİK

Beslenme ve Diyetetik

Beslenme yeterli, dengeli ve sağlıklı olmalıdır.  Bunun için besin madde gereksinimleri, yemlerin besin madde değerleri olarak iki unsur önemlidir. Besin madde gereksinimleri, hayvana bağlı nedenleri; yaş, cins, ırk, gebelik durumu, emzirme durumu, büyüme, hastalık, yaşam koşulları ve vücut kondisyonu gibi durumlar temelde besin maddesine olan gereksinimleri ve çevreye bağlı nedenler; yaşam ortamı, çevre ısısı, nem, suya ulaşım imkanı gibi başlıca sebeplere dayalı olarak değişkenler değişir.

Kedi ve Köpekler etçil hayvanlar grubundadır. Tavşan, rat, hamster ve iguana gibi canlılar otoburlardır. Su kaplumbağaları ise hem etçil hem de otçul beslenmeye uygundurlar. Hayvanların besin tercihleri değişiklik gösterse de temelinde karbonhidratlar, yağlar, proteinler, vitaminler, mineral maddeler ve su beslenmenin temelini oluşturur.

Enerji gereksinimleri:

Kedi ve köpekler enerji gereksinimlerini karşıladıkları zaman, yeme işlemine son verirler. Enerji gereksiniminin yeterli ölçüde karşılanıp karşılanmadığını anlamak için hayvanın belirli aralıklarla tartılması ve doğru kiloda tutulması için yiyeceğin artırılıp azaltılması gerekmektedir. Enerji; yaş, canlı ağırlık, gebelik, emzirme durumu, cinsiyet ve günlük aktiviteye durumuna göre değişkenlik göstermektedir. Kabaca dengeli, sağlıklı ve yeterli beslendiği kabul edildiği durumlarda: 3 kg’dan küçük köpek ırklarında 300 kalori, 12 kg’a kadar olan ırklarda 800 kalorıi, 35 kilo olan ırklarda 1600 kalori, 35 kg’dan büyün ırklarda 2800-3000 kalori günlük ihtiyaçlarını karşılamak için önemlidir.

Su tüketimi:

Yetişkin bir hayvanın vücudunun %60’ı sudur ve bu oran yavru hayvanlarda daha yüksektir.
günlük olarak idrar, dışkı ve solunum ile kaybedilen suyun sürekli olarak yerine konulması gerekmektedir. 3-4 günden fazla suya ulaşamayan canlılar için hayati tehlike oluşur.

Su tüketimi kedi ve köpeklerde ml/gün olarak hesaplanmalıdır. Kuru madde tüketiminin 2-3 katı, vücut ağırlığına göre köpekler 50-60ml/ kg vücut ağırlığı/ gün olarak ya da 200 kcal/gün enerji tüketiminde 200 ml su olarak günlük su ihtiyacı hesaplanabilir.

Kediler vücut ağırlığına göre köpeklerden daha az su içtikleri unutulmamalıdır. Bunun nedeni kedi idrarının köpeklerden çok daha yoğun olmasıdır. Ancak bu durum kedilerde idrar taşları oluşumunun daha sık görülmesine neden olmaktadır.

Karbonhidratlar:

Bütün hayvanların glikoza gereksinimleri vardır. Köpek ve kedilerin beslenmesinde karbonhidratların kaynağı da önem taşımaktadır. Kedi ve köpeklerde nişasta kolay sindirilen karbonhidratlarken laktoz ve sakkaroz gibi bileşikler daha az tolere edilebilir. Bu nedenle tüm yaşlarda olmakla beraber orta ve ileri yaşlarda sonradan gelişebilen laktoz intoleransı meydana gelebilir. Köpek ve kedilerin tükürük bezlerinden nişasta sindirimi için gerekli olan alfa amilaz enzimi salgılanmadığı için nişasta sindirimi insanların aksine ağızda başlamaz. Nişasta ince bağırsaklara geldiğinde pankreas enzimleri sayesinde sindirilebilir. Nişastanın sindiriminde görev alan amilaz enzimi köpeklerde kedilere göre kat kat daha fazladır. Bu nedenle köpekler yeni tipte bir mamaya geçişlerde kısa bir süreye ihtiyaç duyarken kedilerde bu enzimin kısıtlı üretiminden dolayı yeni tipte mamaya geçişler haftalar gerektirecektir. Sütteki başlıca karbonhidrat laktoz olup kedi sütü %20-25’ini oluşturur ve inek sütündeki değerden daha düşüktür. Yeni doğanlarda laktoz sindirim kapasitesi sınırlı olduğu için laktoz oranı yüksek olan inek sütü veya başka hayvanlara ait sütleri kedi ve köpek yavrularının sindirebilme yeteneği azalacaktır. Bireysel olarak laktozu sindirmeye yarayan laktaz enziminin eksikliği olgularında hastalarda laktoz intoleransı olarak kendini gösterir.

Yağlar:

Yağlar çeşitli yiyecek ve formlarda ve farklı düzeylerde verildiklerinde köpeklerde %92 ve kedilerde %76 oranında sindirilebilir bir gıda maddesidir.

Yağ asitlerinde kedi ve köpekler arasında farklar bulunmaktadır. Kediler, aslanlarda olduğu gibi linoleik asiti diğer yağ asitlerine çeviremezler. Aksi taktirde esansiyel yağ asitleri yetersizliğine ilişkin belirtiler ortaya çıkacaktır. Bu özellikleri nedeniyle kedilere özgü diyetlerde yeterli düzeyde arakidonik asit bulunmasına özen gösterilmelidir. Köpekler ise linoleik asitten arakidonik asit çevirimini yapabilirler.

Esansiyel yağ asitlerinin noksanlığında kedilerde; yetersiz büyüme, deride pullanma, deride kalınlaşma, kıllarda dökülme, kan pıhtılaşma süresinde gecikme, ağız ve dilde çeşitli lezyonlar, karaciğerde yağlanma, yara iyileşmesinde gecikme, testis, böbrek ve adrenal bezlerde dejenerasyon, yavrularda hayatta kalma oranının düşmesi gibi hayatı tehdit eden hastalıklar görülebilir.

Proteinler ve Aminoasitler

Proteinler aminoasitlerde oluşan vücudun temel maddelerindendir. Genel olarak proteinlerin sindirimi köpeklerde %87 ve kedilerde ortalama %82 oranındadır.

a) Taurin:

Nörolojik, kalp ve dolaşım sistemi, üreme sistemi ve bağışıklık sistemi fonksiyonları üzerine doğrudan etkileri olup antioksidan ve nöromodülatör etkileri vardır. Hayvansal dokular özellikle kas, iç organlar ve beyinde yüksek oranda taurin içermektedir. Bitkilerde ise taurin bulunmamaktadır. Taurin idrar ve dışkıyla olduğu gibi atılır. Bu nedenle günlük olarak tüketilmeleri önemlidir. Yetişkin kedilerin gereksinmesi yavrulardan daha fazladır. Özellikle sütle atıldığı için laktasyondaki kedilerin taurin yetersizliğine karşı daha az toleransı vardır.

Taurin kedilerde çok önemlidir. Bunun nedenli kedi karaciğerinde  metiyonin ve sisteini taurine dönüştüren enzim yetersizliği ve ayrıca diğer hayvanlar taurin yerine glisini kullanabilirken kedilerde böyle bir durum söz konusu değildir. Taurin eksikliği temelde kedilere köpek yiyeceklerinin yedirilmesi sonucu oluşmaktadır. Köpek yiyecekleri protein düzeyi, hayvansal protein oranı ve buna bağlı olarak da taurin miktarı azdır. Taurin yetersizliği gözlerde dönüşümsüz retinal bozukluklar, gebelik ve emzirme dönemlerimnde oluşur ise yavrularda ölüm, zayıf ve yaşama gücü yavruların doğumu, hayatta kalan yavrularda ise büyüme geriliği görülmektedir. Kalpte geri dönüşümü zor hasarlar oluşabilirken, bağışıklık sisteminin baskılanması sonucu oluşabilecek çeşitli hastalıklara karşı açık hale gelecektir.

b) Arjinin:

Kediler için arjininin de özel bir durumu bulunmaktadır. Arjinin yetersizliğinde azot fazlası üre siklusuna girmeyerek kanda amonyok yoğunluğunu süratle yükselmektedir. Öncelikle salivasyon, kusma, ataksi ve hiperesthesie görülür. Ciddi olgularda ölümcüldür. Su yetersizliği dahi kedileri bu derece kısa sürede etkilememektedir.

Kedi ve Köpek Beslenmesinde Temel Farklar

Dış görünüş ve beslenme şekli bakımından kedi ve köpeklerin birbirlerine benzeyen birçok ortak noktası bulunmakla beraber fizyolojik ve morfolojik olarak büyük farklar barındırırlar. Temelinde kediler küçük boy köpek olmadıklarını unutmamak gerekir.

Hem kedi hem de köpekler etçil hayvanlardır. Ancak köpeklerde karbonhidrat sindirimi kedilerden daha yüksektir. Kedilerin gıdalarında protein oranı köpeklere göre kat kat yüksek olmak zorundadır.

Kediler Taurin ve Arjinin aminoasitlerini dışarıdan gıda yolu ile almak zorundadırlar. Köpekler ise bu aminoasitleri vücutlarında dönüştürebilirler.

Aynı zamanda kedilerde pro-vitamin A’dan aktif A vitamini sentezi yapamadıkları için dışarıdan hayvansal gıdalardan A vitamini almaları gereklidir.

Köpeklerin D vitamini gereksinimi kedilerden daha fazladır. Özellikle sütle beslenme döneminde yavru kediler anne sütünden aldıkları D vitaminini depoladıkları için uzun süre gereksinimlerini karşılayabilirler.

Yukarıdaki açıklamalardan da anlaşılabileceği gibi kediler zorunlu etçillerdir. Ve diyetlerinde hayvansal kökenli ham maddelerin payının köpeklerden daha yüksek olması gerekmektedir. Köpekler ise kedilere kıyasla daha hepçil (omnivor) özellikler yansıtmaktadır. Köpekler için özel hazırlanan gıdalar ile kedilerin beslenmesi uzun vadede esansiyel aminoasitler ve vitaminlerin yoksunluğu sonucu kedilerin hastalanması ile sonuçlanacaktır.

Evcil Kedi ve Köpekler Ne Sıklıkla Beslenmelidir?

Ad libitum yani sürekli olarak ulaşabileceği şekilde mama bırakılarak ya da öğünlere bölerek beslenme tercih edilebilir.

Ad libitium beslenmede mama kabında tüketebileceğinden fazla mama bulundurulur. Böylece hayvan istediği kadar yiyebilir. Başlıca avantajı hızlı ve kolay olmasıdır. Özellikle gebelik ve emzirme dönemlerindeki hayvanlarda tercih edilebilir. Mama her zaman önlerinde bulunuyorsa kediler bir günde 12-20 öğün şeklinde mama tüketirler.

Öğünlere bölerek beslenme durumunda kedilerin günde birden fazla kez beslenmesi gerektiği unutulmamalıdır. Tercih edilen mama tipine ve hayvanın kilosuna göre günlük ihtiyacı hesaplanarak öğünlere paylaştırılmalıdır. Temiz su her zaman ulaşabileceği şekilde bulundurulmalıdır.

Mama Değişikliği Nasıl Yapılmalıdır?

Yeni bir mamaya geçiş sırasında kusma, ishal, gaz ve benzeri durumların oluşmaması için eski ve yeni mama belirli oranlarda karıştırılarak belirli bir süre boyunca kullanılmalıdır.

Nişastanın sindiriminde görev alan amilaz enzimi köpeklerde kedilere göre üç kat daha fazladır. Bu nedenle köpekler yeni tipte bir mamaya geçişlerde iki hafta gibi bir süreye ihtiyaç duyarken kedilerde bu enzimin kısıtlı üretiminden dolayı yeni tipte mamaya geçişler aylar gerektirecektir.

Özel bir hastalık nedeniyle kullanılmaya başlanacak olan reçeteli mama grubundan bir mamaya geçiş hastalığın durumuna göre değişkenlik göstereceği için Veteriner Hekimlerimizden destek alınması önerilir.

Günlük tüketim için kullanılan mama tiplerinde ise 1/4oranında başlanılan yeni ve eski mama oranı haftalara paylaştırılarak 4 haftalık bir süreçte geçiş sağlanması önerilmektedir.

En hızlı şekilde gıda değişikliği yapılacak ise en az 7 günlük bir süre boyunca eski ve yeni mama karıştırılmış şekilde kullanılmalıdır.

Kedi ve Köpekler İçin Uygun Olmayan Yiyecekler:

Şeker ve Çikolata: bazı kedi ve köpekler şeker ve çikolatayı severek tüketirler. Ancak gereksiz ve fazla enerji almaları sonucu aşırı kilo ve dişlerde çürükler ile sonuçlanabilir. Çikolata içerisinde bulunan Theobromin ve Metilksantin maddesi kedi ve köpekler için zehirli olduğu unutulmamalıdır. Genel bir kural olarak koyu renk çikolatalar açık renk ve beyaz çikolatalardan daha fazla Theobromin ve Metilksantin içermektedir.

Kafein içeren içecek ve yiyecekler: Kafein içerisinde Metilksantin maddesi bulundurur. Kafein tüketimi sonrası kusma, ishal, kas titremeleri, karın ağrısı ve kalp ritminde artış ile görülebilir.

Soğan ve Sarımsak: Her ikisinin de iç ve dış parazitlere karşı ne koruyucu ne de tedavi edici bir etkisi yoktur. Çok miktarda tüketilmeleri sonucu kırmızı kan hücrelerinin parçalanması sonucu anemi, ateş, idrarın koyulaşması, deri problemleri ve ölümle sonuçlanan durumlar şekillenebilir.

Üzüm: İçerdiği polifenolik maddeler nedeniyle ishal, kusma, titreme, idrar çıkışında azalma, karaciğer ve böbrek bozukluklarına neden olabilmektedir.

Mantar: İshal, kusma, koma ve ölümle sonuçlanan durumlar oluşturabilir.

Çiğ yumurta, Çiğ et ve kemik: Tıpkı insanlarda olduğu gibi çiğ olarak yumurta tüketimi Salmonella ve E.coli gibi bakterilerin vücuda alınması sonucu gıda zehirlenmesi ile sonuçlanabilir. Ayrıca çiğ olarak yumurta tüketimi deri ve tüy problemlerine neden olabilir. Çiğ olarak et tüketimi etin içerisinde barındırabileceği parazit yumurta ve larvalarının alınmasına yol açacaktır. Kemik tüketimi kedilerin ağız ve ya yemek borusuna takılarak boğulmaları ile sonuçlanabilmektedir.

Alkol: Alkol tüketen kedilerde kusma, ishal, titreme, denge kaybı, nefes darlığı ve koma durumu oluşabilir. Çiğ hamur tüketilmesi sonucu midede hamur genişleyerek içerisindeki mayalar tarafından alkol üretilmesine ile sonuçlanacaktır.

Süt: Kediler ve köpekler sütü severek tüketseler de sütteki laktozun sindirimi yetişkin olan ve uzun süredir süt tüketmeyen hayvanlarda zorlayıcı olacaktır. Laktoz intoleransı sonucunda mide rahatsızlığı ve ishal ile kendini gösterebilir. Özellikle yavru kedi ve köpeklerde anne sütü olarak inek sütü tercih edilmemelidir. Kendi türüne ait bir anne sütü ya da süt ikame maması tercih edilmelidir. Bu tipte sütlerin bulunamaması durumunda Veteriner Hekimlerimizden destek alabilirsiniz.

Kedilere köpek maması verilmesi: Köpek mamaları kediler için zehirli olmasa da kedilerin ihtiyaçlarını karşılayacak besin öğelerinden yoksundur. Uzun dönem bu şekilde beslenmeleri kediler için esansiyel olan maddelerin yoksunluğu belirtilerini oluşturacaktır.

Ayrıca:

  • Elma Tohumları, sapı ve yaprakları
  • Vişne
  • Badem
  • Meşe, sarmaşık ve asma gibi bitkiler
  • Kayısı Çekirdeği
  • Avokado
  • Kiraz çekirdeği
  • Şeker
  • Kahve
  • Çay
  • Hardal tohumu
  • Patates yaprakları ve sapları
  • Kuru üzüm
  • Tuz
  • Ceviz
  • Yapay tatlandırıcı (Ksilitol)

Kedi ve köpeklerinizi bu türde yiyeceklerden uzak tutmaya ve sofra artıkları ile beslememeye dikkat ediniz. Evden dışında dolaştırılması sırsında çevreden alabilecekleri gıda kaynaklarından onları korumanız önemlidir.

Kedi ve Köpeklerin Beslenmesinde Ek Gıdalar ve Destek ürünler:

Prebiyotikler:

Köpek ve kedilerin sindirim sistemi tarafından kullanılamayan FOS (fruktooligosakkaritler), MOS (mannanoligosakkaritler) ve İnulin maddeleri Laktobasillus ve Bifidobacterium soyu mikroorganizmalar tarafından fermente edilir ve bu sayede bu mikroorganizmaların sayılarında hızlı bir artış görülür. Böylece Salmonella, Clostridium ve E.coli gibi patojen hastalık oluşturabilen bakterilerin üremelerini baskılamış olur.

Patojen bakteriler nişasta, protein ve diğer gıdaları kullanarak gaz ve toksik maddelerin oluşumuna neden olarak hayvanlarda aşırı gaz veya ishal oluşumuna neden olurlar. FOS, MOS, İnulin gibi probiyotikler dolaylı yoldan oluşan gazın azaltılmasına katkıda bulunmuş olur.

Ayrıca probiyotiklerin kolesterol seviyesini azaltıcı ve bağışıklık sistemine destek olucu etkileri vardır.

Vitaminler:

Hazır üretilen mamaların içerisinde dengeli oranlarda vitaminler eklenmiş olmakla beraber bireylerin ihtiyaçları farklılık gösterebilmektedir. Her yaş tipinde ve farklı bireylerde günlük kullanması gereken vitamin farklılık gösterebilmektedir. Özellikle yavrularda Kalsiyum, Fosfor, D ve A vitaminleri, Omega 3 ve 6 içeren takviye edici gıdaların kullanımı büyüme ve gelişmede olumlu etkiler oluşturacaktır.

Yaş Mamalar:

Kedi ve köpeklerin beslenmeleri kendi yaş gruplarına ve vücut kondisyonlarına göre özel olarak seçilmelidir. Sadece kuru tipte bir mama ile beslenen hayvanlarda uzun süre kullanımlarda çeşitli esansiyel aminoasitlerin veya vitaminlerin yoksunluğu oluşabilmektedir. Bu nedenle özellikle zorunlu etçil olan kedilerin beslenme tercihleri içerisine yaş mamaların eklenmesi önemlidir. Bazı kediler alışkanlık halinde yaş mama tüketirken bazıları sadece kuru mama tercih edebiliyorlar. Böyle durumlarda yaş mama yerine farklı tipte bir ek gıda ile takviye yapılması düşünülebilir.

PhD Veteriner Hekim
    Tuğrul Çağrı GÜL    

Randevu Al

24 saat içerisinde sizlere geri dönüş saylayacağız.  ACİL durumlar için lütfen  +90 546 107 36 00 numaralı telefonu arayınız.

    Sıkça Sorulan Sorular

    Köpeğinizi nasıl kucaklamalısınız?

    Eğer köpeğiniz küçük ise (12 kilonun altında) bir kolunuzu göğsünün altına, bacaklarının arasına yerleştirerek, aynı kolunuzun eliyle arka tarafını kavrayıp göğsünüz ve kolunuz arasında sıkıştırarak tutabilirsiniz. Orta boy bir köpeğiniz varsa (12-18 kilo) kaldıraç görevi görecek kolunuzu arka bacakları arasından, diğer kolunuzu da ön bacakları arasından geçirerek tutup göğsünüzle sabitleyebilirsiniz. Bu köpeğinizi iyice desteklenmiş ve rahat bir şekilde durmasını sağlar. Daha büyük ırklar için ideal kaldırma kaldırma yolu bir bir kişinin göğsünün altından, diğer bir kişinin de karnından tutarak kaldırması suretiyle 2 kişinin yapmasıdır.

    Kediler neden kıl yumağı kusar?

    Ara sıra bir tüy yumağı olağandışı değildir. Ancak sık sık kusma (kusmukta kıl yumağı olsun ya da olmasın) , öksürme normal değildir ve kıl yumağı dışında sağlık sorunlarının olduğunu gösterebilir. Bu semptomlara sahip kedilerde mide-bağırsak hastalığı, cilt hastalığı veya çeşitli diğer sağlık sorunları olabilir. Kediniz bu tür belirtiler gösteriyorsa, kediniz bir veteriner tarafından muayene edilmelidir.

    Muhabbet kuşlarında soğuk algınlığı belirtileri nelerdir?

    Genel olarak baktığımızda en önemli belirtiler; halsizlik ve tüylerde kabarmadır. Kuşlar tüylerini kabartır ve genellikle çok hareket etmeden belirli bir noktada durur. Halsizlik söz konusudur. Eskisi gibi hareket etmez, ses çıkarmaz, oyun oynamaz. Daha sakin bir şekilde kalmayı tercih eder. Günün büyük bir kısmını uyku halinde geçirir. İştahsızlık vardır. Yem tüketimi azalır. Veteriner hekimine danışmayı unutmayınız.

    Kedilerin ağzı neden kokar?

    Yeterince temiz olmayan kedi ağızlarında bakterilerden kaynaklı kötü koku oluşabilir. Ayrıca diş ve diş eti hastalıkları da ağzın kötü kokmasına neden olabilir. Kedinizin kalitesiz beslenmesi veya cilt hastalığı da ağız kokusuna neden olabilmektedir. Solunum yolu, karaciğer ya da böbreklerde meydana gelen enfeksiyon da ağız kokusuna neden olan diğer etmenler olarak karşımıza çıkmaktadır.

    Tavşan bakımı zor mu?

    Gözlerinin etrafına sürme çekilmiş gibidir. Çok büyümezler. Doyumsuzluğu ile de bilinir. Fazlaca kilo alıp, sağlığının bozulmaması için beslenme konusunda daha titiz davranmanız gerekir.

    Köpeğimin diş sağlığında nelere dikkat etmeliyim?

    Gözlerinin etrafına sürme çekilmiş gibidir. Çok büyümezler. Doyumsuzluğu ile de bilinir. Fazlaca kilo alıp, sağlığının bozulmaması için beslenme konusunda daha titiz davranmanız gerekir.

    Kedimi parazitlerden nasıl korurum?

    Kedi sahipleri sıklıkla (ve yanlışlıkla) kedileri evde yaşadığı için pire ve diğer parazilerin bir sorun olmayacağına inanırlar. Pireler iç mekanlarda çok kolay bir şekilde yollarını bulabilir, kıyafetlerinize veya dışarı çıkan bir köpeğe otostop çekebilir veya pencere kapılardaki küçük açıklıklardan yollarını bulabilirler. Ayrıca tenya ve yuvarlak solucan gibi bağırsak parazitleri de sorun olabilir. Sivrisinekler iç mekanlarda da yollarını bulabilir ve potansiyel olarak kedinizi kalp solucanlarına maruz bırakabilir. Kedinizin uygun bir parazit önleme programında olduğundan emin olun.